Omuzlar, geniş bir hareket açıklığına sahip olduğu için ciddi bir yükle karşı karşıya kalır. Kolun göğüsle birleştiği bölüm olan omuz, toplamda üç ana bölümden oluşuyor. Omuzun en önünde bulunan köprücük kemiği, arka taraftaki kürek kemiği ve kemiğin üst ucu bu bölümleri oluşturur. Omuzun hemen hemen her yönde hareket etmesi olağandır. Bu sebeple de omuzlar çıkık, kırık gibi travmatik durumlara oldukça eğilimlidir. Omuzla ilgili olağan şikayetler genelde yaşlılıkla beraber artar.
Köprücük kemiği ile kürek kemiğinin tam ortasında kalan bölüm akromioklavikuler eklemi olarak isimlendirilir. Bu eklemde kavisli çıkıntılar söz konusudur. Korakoklavikular bağlar omuzun iki önemli bölümü olan kürek kemiğini ve köprücük kemiğini bir araya getirme görevini üstlenir. Bu bölümde yer alan kireçlenmeye de Akromioklavikuler (AC) Eklem Artrozu adı verilir.
Bu tip hastaların çok önemli bir çoğunluğu yaşlı insanlardan oluşur. Temel şikayetleri arasında dinmeyen ağrılar ve kolları kaldırırken zorlanma bulunmaktadır. Hastanın eklem hareketlerinde ciddi bir azalma meydana gelmiştir. Eklem hareketlerinin kısıtlanması da doğal olarak hangi yaşta olursa olsun hasta için yaşam niteliğini olumsuz yönde etkilemektedir. Öte yandan eklemlerin sertleşmesi, topallama, kemik ya da eklemlerde sızı ve şişme Akromioklavikuler (AC) Eklem Artrozu (Kireçlenmesi) için ana belirtiler arasındadır.
Artroz vücudumuzda yer alan hemen hemen tüm eklemlerde görülen bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlıkta, kıkırdak doku zamanla bozulur ya da yıpranır. Yaşlılıkla beraber bu yıpranma ilerler. Kıkırdak dokunun yapısının bozulması kemiğe de kısa süre içinde yansımaya başlar. Bu durumun ilerlemesi Artroz denilen rahatsızlığın doğmasına neden olur. Artroz ya da halk arasında bilinen adıyla kireçlenme çoğunlukla genç insanlarda görülmez. Yaşlılıkla beraber eklemlerde doğal olarak yıpranmalar baş gösterebilir. Genç insanlarda kireçlenmenin oluşabilmesi adına çok özel koşulların oluşması gerekir.
Akromioklavikuler eklem artrozu, glenohumeral eklemlerinde ortaya çıkan kireçlenmelerdir. Bu da tam olarak yukarıda da değindiğimiz üzere omuzu oluşturan iki temel yapı olan kürek ve köprücük kemiğinin ortasındadır. Akromioklavikuler eklem artrozu yaşlılıkla beraber oluşacağı gibi travmalarla da oluşabilir. Omuzlarda meydana gelen kireçlenmelere artrit ismi verilir. Omuza etki eden üç farklı artritten söz etmemiz mümkündür.
Osteoartrit: Eklemlerde yer alan kıkırdak yapının zamanla soyulması ya da dökülmesi anlamına gelir. 50 yaşından sonra birçok insanda görülmeye başlar. Akromioklavikuler eklemlerin omuz bölgesinde bu durumdan en fazla etkilenen eklemler olduğunu söyleyebiliriz. Sinsi bir şekilde gelişen Osteoartrit belli bir zamandan sonra aniden şiddetlenebilir.
Romatoit Artrit: Bu sık görülen iltihaplı bir hastalık olarak nitelendirilebilir. Eklemler belli bir simetri içinde tutulma yaşar. İltihaplı romatizmaların en yaygın olanıdır. En rahatsız edici yönü ise hızlı bir şekilde şekil bozukluğuna yol açabilmesidir. Genetik yatkınlık omuz bölgesinde oluşan romatoit artrit için tetikleyici bir öğedir.
Kırık ya da Travmayla Oluşan Artrit: Herhangi bir kaza, travma, çıkık, kırık gibi durumlarda iltihap dökülme şeklinde gerçekleşir. Kıkırdak kısa süre içinde hızlı bir biçimde aşınmaya başlar ve bunun neticesinde omuz iyice güç kaybeder. Rotator kas yırtıkları bu süreci takip eder.
Akromioklavikuler eklem artrozu öncesinde omuzlarda ciddi bir ağrı başlar. Sportif etkinliklerde ya da iş hayatında bu ağrı artış gösterir. Akromioklavikuler ekleminde bir artroz gerçekleşmişse büyük olasılıkla ağrı ön bölüme doğru kendini hissettirir. Bu ağrılar anlık hava değişimlerinden etkilenmektedir. Sadece omuz değil zaman zaman sırt bölgesine de yayılan bir rahatsızlıktan söz edebiliriz.
Akromioklavikuler eklem artrozunun tedavisi konumu itibariyle görece çok daha zordur. Omuz ağrılarının önemli bir nedeni bu bölgeyle ilişkilidir. AC eklemlerde hasta bir ağrı hissediyorsa ağırlıklı olarak neden artrozdur. AC eklem artrozu zamanında tedavi edilmediği takdirde büyük sorunlara yol açabilir. Bu sorunlar arasında rotator kılıf yırtılmasını sayabiliriz.
Bu yırtıklara manşet yırtığı da denilmektedir. Rotator manşet dört ayrı kastan oluşur ve omuzun baş bölümünü çevreler. Omuzu yerinde tutması bir tarafa tüm hareketlerini rahat bir şekilde yapmasında da başrolde oynar. Dolayısıyla manşet yırtığı size bu süreçte ciddi bir bedel ödetebilir. Daha da önemlisi rotator manşet yırtığı olduğu halde omuzun kullanılmaya devam edilmesi, sorunu daha da genişletir ve tedaviyi iyice zorlaştırır.
AC eklem artrozunda eklem içi steroid enjeksiyonu ya da fizik tedavi uygulamaları ön plana çıkar. Akromioklavikuler eklem artrozuna dair ilk ciddi yaklaşımlar 1941 senesinde gerçekleşmiştir. O dönem öncelikli tedavinin konservatif tedavi olması gerektiği tarif edilmiştir. Eğer bu tedavi biçiminden bir sonuç alınamazsa distal uç çıkarma işleminin devreye sokulması önerilmiştir. Bugün için köprücük kemiği distal uç çıkarılması önemli bir tedavi yöntemidir. Burada açık cerrahi uygulaması söz konusudur. Yapılan araştırmalar neticesinde köprücük distal uç çıkarma işleminin ağrıyı büyük ölçüde sona erdirdiği ortaya konmuştur. Cerrahi uygulamalar ise genel anestezi altında yapılıyor. Ameliyat sonrasında genel anlamda ciddi komplikasyonlar oluşmuyor. Ameliyat sonrasında hastalara mutlaka bir omuz askısı takılmaktadır. Bu tedavilerin kimi durumlarda kısa kimi durumlarda orta vadeli bir çözüm getirdiğini söylemek mümkün. Fizik tedavi süreçleri 6 ay ve 12 aylık periyotlarla birlikte tekrar edilmektedir. Ameliyat süresi sıra dışı bir durum olmadığı sürece 40 dakikanın altında sürmektedir. Çok ilerlemiş yaşlarda tedaviden sonuç alabilme eğilimi daha düşüktür.